Yıllar önce, babam bir arkadaşından Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ün öyküsünü dinlemiş. Hemen kağıdı kalemi çıkarmış, başlamış küçük küçük notlar almaya. Babam sormuş, arkadaşı anlatmış. Bunları bana bir mektupta büyük bir heyecanla anlatmıştı. Bir süre sonra Türkiye’ye geldiğinde Ürgüp’e gidip Mustafa Amca’nın konuğu oldu. Onun öyküsünü bir de onun ağzından dinledi. Onun eşeğiyle dolaştığı yerleri kendi gözüyle gördü. Birlikte çok güzel zaman geçirdiler.
Almanya’ya döndü. Yeni notlar, ses kayıtları,resimler toparlandı, roman yazıldı. Düzeltildi, yeniden yazıldı. Artık son okumalar, kafaya takılan sorular, sorulacak nereye eklenecek, hepsi beyaz bir zarfın içinde.
O zarfı ben Essen’de hastane odasında gördüm. Hastaneye yatışına karar verildiğinde dosyayı da yanına almış. Ama nerede? Biz yanına vardıktan birkaç gün sonra, “O zarf sana emanet. Her şey içinde. Notları toparla, eksikleri tamamla. Temize çekip yayın evine verirsin..” dedi. Durumunun farkındaydı tabii.
Dediklerini yaptım, Mustafa Gözelgöz’ün öyküsünün içine ben de girmiş oldum. Aslında kitap salt Mustafa Amca’nın öyküsü değil, iç içe geçmiş üç ayrı öykü var. Bir ucu Yunanistan’ın Larissa kentinde, bir ucu Ürgüp’te. Kitabı ilk kez okudum, bildiğim öykü olmasına karşın çok etkilendim. Eklemeleri, çıkarmaları yaptım. “Temize çekip” dosyayı yayın evine teslim ettim. Güzel oldu, art arda baskılar yaptı.
Küçüklüğümde hem Burdur’da hem Ankara’da eve yakın kütüphaneler vardı. Giderdik, orada kitap okurduk. Bitiremezsek, ödünç alır eve getirirdik. Verilen süre içinde bitirip geri verirdik, yenisini alırdık. Kütüphane kartımızın doluluğuyla mutlu olurduk. Evimizde o kadar kitap olmasına karşın orada olmak bizler için büyük mutluluktu. Kitapsever Mustafa Amca’nın eşeğiyle yaptığı bu yolculuk bana o günlerimi anımsattı. Sonra giderek kütüphanelerden uzaklaştık. Onlar kapandı, biz mi uzaklaştık? Yoksa biz uzaklaştık diye onlar mı kapandı?
Babam anlatırdı. “Elektrik çok büyük bir buluş. Gözümüzün önünü aydınlatıyor, çevremizi ne güzel görüyoruz. Ama ya insanlığın gözünün ardındaki karanlık? Orası nasıl aydınlanacak? İşte burada kitap ve kütüphane devreye giriyor.”
Ne mutlu ki, yerel yönetimler son günlerde arka arkaya yeni kütüphaneler açıyor. Özellikle şehirlerin kitaba, yayına ulaşımın zor olduğu bölgelerinde açılan bu kütüphaneler işte o gözün arkasındaki karanlığı aydınlatmaya yarar sağlayacaktır.
Babamın bu dünyadan göçüşünün 22. yılında onu kitaplarla kütüphanelerle anmak istedim. Hem de adına açılmış, açılacak kütüphanelerle. Kitaplarıyla yaşayan adı, o kitaplara ev sahipliği yapan kütüphanelerle de yaşıyor. Ne güzel, çok yaşasın…
Eşekli Kütüphaneci / Mustafa Güzelgöz’ün kütüphaneyi yüklediği ilk eşeğin adı; “Yüksel”