İstanbul, 11 Ekim 2024
Ah benim babam,
Çok garip şeyler oluyor. Buraları artık iyice yaşanmaz hale geldi. Valla açık söyleyeyim, bazen senin için, “İyi ki bugünleri görmedi, erkenden toparlandı gitti!” diyorum. Diyorum da…
Bundan yaklaşık 40-45 gün önce Diyarbakır’ın bir köyünde, köy dediysek öyle dağ başı değil, kent merkezine 5 dakika uzaklıkta bir köyde 8 yaşında güzeller güzeli bir kız çocuğu kayboldu. Günlerce arandı, neredeyse bütün köy gözaltına alındı. Köy muhtarı olan amca büyük şüpheli. Türlü varsayımlar ortaya atıldı. Günler sonra bir itirafçı ortaya çıktı, onun anlattıklarıyla Narin’in ölü demeye dilim varmıyor, bedeni bir çuval içinde bulundu. Ardından birkaç kişi daha gözaltına alındı. Ancak Narin neden öldürüldü, kim öldürdü, bu kadar gün geçti, hâlâ bilmiyoruz. Olayı bir gazeteci açığa çıkardı. Yoksa Narin’in de üzeri daha önce kaybolan çocuklar gibi örtülecekti. Sonra o gazeteci, Ferit Demir, sürekli tehditler almaya başladı.
Narin olayı yaşanırken aklıma senin “Tırpan” adlı romanın geldi. Ne garip değil mi? Bu olayın tam tersine romanda, Dürü’nün köyün yaşlı zengini Kabak Musdu’ya ikinci eş olmasına karşı çıkmak, ona yardım etmek için bütün köy birleşiyordu. Kızlar küçük yaşta yaşlı erkeklerle evlenmemek için çareyi kendilerini asmakta buluyorlardı. Köyün yaşlı bilgesi Uluguş, köyün genç kızlarını toparlayıp önde kayıp Tırpan’ı ararmış gibi yapıp arkada Dürü’yü evden eve kaçırarak evliliği engellemeye çalışmıştı. Bir yanda adına kurgu desek de köyün kadınlarının birleşerek bir genç kızın yaşamını kurtarma çabaları, diğer yanda küçücük bir kızın nedenini hâlâ bilemediğimiz ölümü. Bütün köy ölümü örtmek için birleşti. Muhtar amca baş şüpheli. Bu olay aydınlandığı zaman kimler neleri saklamaya çalışmış daha iyi anlayacağız.
Başta da dedim ya, ülkede çok garip şeyler oluyor, diye. Narin’in cansız bedeni bulundu; bir hafta on gündür Van’da üniversiteye yeni başlamış bir genç kız kayıp, o aranıyor. Bu ülkede her gün bir kadın öldürülüyor. Akıl sağlığımızı da korumak iyice zorlaştı. Küçük kaçamaklar, sığınaklarla çare bulmaya çalışıyoruz. Edebiyata, sanata sığınıyoruz. Narin olayından sonra elim Tırpan’a gitti, bir kez daha okudum. Oradaki dayanışma biraz güç verdi. Sonra düşündüm; Tırpan ilk baskısını 1970 yılında yapmış. Aradan gemiş 54 koca yıl. 54 yılın ardından konuştuğumuz şeyler, yaşadığımız olaylar. Nereden nereye geldik? İyi ki bugünleri görmedin dedim, lafın gelişi. Keşke yaşasaydın da yüz yüze konuşsaydık. Çok erken oldu, çook…
Seni özleyen Işık