Yitirişimizin 21. yılında sevgili babamız, güzel gözlü, güzel gülen insan Fakir Baykurt’u her yıl artan özlemimizle anıyoruz. Ne yazık ki bu yıl yaşadığımız salgın hastalık nedeniyle onu konuşmak için bir araya gelemeyeceğiz. Bu yıl da böyle olsun dedik. Zaten onu anmadığımız, düşünmediğimiz bir gün olmuyor ki…
Fakir Baykurt, ilkokuldayken Gönen Köy Enstitüsü’nde okuyan bir arkadaşının yazdığı şiirlere özenip kendince şiirler yazmaya başladı. Gönen’deki öğrencilik yıllarında öğretmenlerinin de yönlendirmeleriyle şiirde ilerledi, okullar arası şiir yarışmalarına katılmaya başladı. Bunlarda aldığı çeşitli ödüller var. Okulu bitip öğretmenliğe başladıktan sonra düz yazıya yöneldi. İlk romanı Yılanların Öcü’nü temize çekip bitirdiği günlerde Cumhuriyet gazetesi, her yıl verdiği Yunus Nadi Ödülleri’ni o yıl roman için vereceğini açıkladı. O da bu yarışmaya katılmaya karar verdi. Ön jüri yarışmaya katılan romanları eleyip dörde indirdi. Bu elemeyi yapan ön jüride kimler vardı: Nadir Nadi, Burhan Felek, Hamdi Varoğlu, Yaşar Kemal, Cahit Tanyol, Selmi Andak, Vahdet Gültekin, Tevfik Sadullah gibi Cumhuriyet yazarları. Bunlar Büyük Jüri’ye sunulacak dört roman arasına onun romanını da kattı. Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Vâlâ Nureddin, Orhan Kemal, Azra Erhat, Cevat Fehmi Başkut, Haldun Taner, Behçet Necatigil gibi Türkiye’nin tanınmış yazar ve eleştirmenlerinden kurulan dokuz kişilik Büyük Jüri yedi oyla Yılanların Öcü’nü birinci seçti. Roman Cumhuriyet’te günbölük yayımlandı. Sonra kitap oldu. Kazandığı bu büyük ödül, tanınmasına büyük katkıda bulundu. Ama o da çok çalıştı. Sabahın erkeninden gecenin gecine kadar bulduğu her köşede çalıştı, okudu, yazdı. Birbiri ardına öyküler, romanlar yazdı. Yazdıkları büyük ilgi gördü, geniş bir okuyucu kitlesine ulaştı.
1958 yılında Orhan Kemal’in de oyuyla Yunus Nadi Ödülü’nü almıştı. Bundan 20 yıl sonra, ölümünün ardından ailesinin adına düzenlediği Orhan Kemal Roman Ödülü’nü Yılanların Öcü üçlemesinin sonuncusu olan Kara Ahmet Destanı’yla aldı. Kara Bayram ve Irazca ailesinin böyle ilginç bir yolculuğu oldu.
Bu ödülün öncesinde sonrasında, Türkiye’de Almanya’da birçok ödül aldı. Sait Faik Öykü Ödülü, TRT Roman Ödülü, TDK Roman Ödülü, Alman Sanayiciler Ödülü, Berlin Senatosu Ödülü gibi.
Ölümünden sonra adına verilmesi düşünülen çeşitli ödül girişimleri oldu ancak gerçekleşmedi. 2016 yılında Sarıyer Belediyesi düzenlediği Edebiyat Günleri içinde verdiği öykü ödüllerinin adını Fakir Baykurt Öykü Yarışması yapmaya karar verdi. İlk kez 2017 yılında ödüller sahiplerini buldu. Sarıyer’in ardından geçen yıl İzmir Çiğli Belediyesi, bu kez roman ödülünü kurdu. Seçici Kurul oluşturuldu, benim için büyük onur, bana da görev verdiler. Başvurular başladı. Bütün pandemi süreci roman okumakla geçti. 1 Haziran günü yaptığımız toplantıda herkes kararını bildirdi ve oybirliğiyle Turan Ali Çağlar’ın Amasanga adlı romanı birinci oldu.
Neden Amasanga? Ben edebiyatcı değilim ancak küçük yaşlardan beri iyi bir okur olduğuma inanıyorum. İki koli içinde 68 roman, öne çıkanlar oldu, çok beğendiklerim oldu, kadın yazarlar diye pozitif ayrımcılık yaptıklarım oldu. Amazon kadınlarından hareketle; kadınların baskılarla nasıl mücadele ettiklerini, direnişlerini, kadın konusunu ele alış yöntemini babamın romanlarındaki kadın kahramanlarına yakın buldum. Arada isimleri akılda tutmakta sıkıntı yaşasam da, benim için öne çıkan roman AMASANGA oldu. Bilindiği gibi, Fakir Baykurt romanlarında kadın kahramanlar ve onların direnişleri, önderlikleri öne çıkar. Bu benzerlik, oyumu belirlemem de büyük etken oldu. Diğer seçici kurul üyelerinin de oyları bu yönde olmuş, oybirliğiyle sonunda Amasanga anlattığı kadın öyküsüyle, titiz çalışmasıyla ipi göğüsleyen roman oldu.
Roman ödülünün açıklanmasından birkaç gün sonra Sarıyer Belediyesi Seçici Kurulu sonuçları açıkladı. Yarışmaya, Ortaokul Kategorisinde 51 öykü, Lise Kategorisinde 62 öykü, Yetişkin Kategorisinde 337 öykü ve Fakir Baykurt Öykü Kitabı Kategorisinde ise 78 kitap katılmış. Ödül kazanan kitap, Mustafa Orman’ın Ovada Paldır Küldür adlı kitabı olmuş.
Gerek öykü, gerek roman yarışmasına katılan tüm yazarlara ve öğrenci kardeşlerime emekleri için teşekkür ediyorum. Dilerim bundan sonraki yolculukları güzelliklerle geçer. Yazma heyecanlarını hep sürdürürler. Kazanan edebiyat olur, sanat olur.
Işık Baykurt
11 Ekim 2020