Kavşağın eski halini görünce bu bizim Fakir’imize yakışmaz dedim

burdur

Başkan Ercengiz; Kavşağın eski halini görünce Bu bizim Fakir’imize yakışmaz dedimBurdur Gazetesi, 16 Nisan 2016. Erişim: 10 Ekim 2016

Fakir Baykurt Kavşağı, Burdur Belediye’sinin çalışmaları ile yeniden düzenlenerek açılışı gerçekleşti. İsmine yakışır bir hale dönüştürülen kavşağa, Fakir Baykurt’un büstü ve süs havuzu yapıldı. Burdur Belediyesi tarafından organize edilen törenin açılış programına, Fakir Baykurt’un kızı Işık Baykurt onur konuğu olarak katıldı. Törene ayrıca, CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Konyaaltı Belediye Başkanı, Muratpaşa Belediye Başkanı, CHP İl temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Törenin açılış konuşmasında Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz; “Göreve geldiğimiz günlerde Fakir Baykurt’u anma etkinlikleri içerisinde gerçekleştirilen, kavşağın eski halini gördüğümüzde boyası silinmiş, yazıları dökülmüş, sadece bir Fakir Baykurt kavşağı yazısı kaldığını görünce, bu bizim Fakir’imize yakışmaz dedim. Adı Fakir, gönlü zengin olan Fakir Baykurt’u adına yakışan kavşak belki şuan ki büyüklüğü ile çok bir anlam ifade etmiyor ama onun kitaplarının, onun eserlerinin, onun misyonu olan köy enstitülerinin 1940’lı yıllardan başlayıp Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün belki de yaşayabilseydi görmek isteyebileceği köy enstitülerinin yetiştirdiği köy çocuklarının nerelere gelebildiğinin, bugün bizlerin sahip çıkması gerektiğinin bir göstergesidir. 1940’dan 1954 yılına kada süren adeta her bir köyden alınarak 17.000 köy çocuğunun geri dönüp, bir mum ışığını, bir mum alevini, köyünü aydınlatmat üzere döndüğünde bizi bu günlere taşıyan, o çağdaşlaşma, aydınlanma yüzünü ortaya koyan, o köy enstütüleri, sadece öğretmen yetiştirmeyip insan yetiştiren, insana insan yetiştirmeyi öğreten ve döndüğünden en az bir dil bilen, en az bir enstrüman çalan, en az bir zanaat sahibi olan o öğretmenlerin, aydınlanma sürecinin malesef kesintiye uğratıldığı ama, o ruhun asla kaybedilmediği öğretmen okullarıyla devam ettiği süreçten, malesef bu günlere geldik” dedi.

Başkan Ercengiz. yeni düzenlemede fikir sahibi olan Fen Lisesi öğrencisi Yurdum Kılınç’ı takdim ederek, bu kavşağın bu halinin fikir babası olduğunu söyleyip, Burdur Belediyesi olarak sadece asfalt, yol, kaldırım yapan değil; kendi tarihine, kendi büyüklerine, kendi aydın insanlarına sahip çıkan bir belediyecilik anlayışlarının olduğunu söyledi. Proje aşamaları ve fikir alışverişinde geçen diyalogları dile getiren Başkan Ercengiz, bu projede fikir sahibi olan Yurdum Kılınç’a teşekkür etti.

CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Burdur’un güzel insanları, Burdur’un alnı açık gönlü açık, yüzü açık, çağdaş tertemiz insanları hepinize merhabalar” diyerek başladığı konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamını ileterek, çok katılmak istediği bu programa, yoğun programı dolayısıyla katılamamasından dolayı, vekil olarak buraya geldiğini ve Fakir Baykurt Kavşağı’nın yeni yüzünün hayırlı olmasını dilediğini belirtti. Konuşmaların ardından Başkan Ercengiz tarafından konuklara hediyeleri takdim edildi. Fakir Baykurt Kavşağı’nın ve Heykeltraş Altan Demir’in çalışması olan büstün açılışı gerçekleştirildi. Fakir Baykurt Kavşağı’nda sona eren tören programı, Belediye Sergi ve Konferans Salonu’nda devam etti.

Burdur Belediyesi Sergi ve Konferans Salonu’nda devam eden programda, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ferit Çelikbaş Fakir Baykurt hakkında bilgiler verdi.Fakir Baykurt’un “Omuzdaşı” olduğunun altını çizen Hüseyin Akbaş’da programa katıldı. Programa ayrıca; Azime Korkmazgil, Yeni Kuşak Köy Enstütüleri Isparta Şube Başkanı ve sendika başkanları da katıldı. Işık Baykurt, babası Fakir Baykurt’un yaşamı va hayatı hakkında bilgiler verdi. Fakir Baykurt hakkında merak edilenleri ve soruları yanıtladı.

Burdur Halkı Fakir’i benden daha iyi biliyor
Işık Baykurt programda, “Tereciye tere satmak gibi olacak, Burdur halkı Fakir Baykurt’u eminim benden daha iyi tanıyor. Aklıma gelenleri alatayım. Biz 3 kardeşiz, Işık, Sönmez Tonguç. Ben ablayım, benim adım Işık. Romanları, öyküleri yeniden basıyoruz. Bu hafta pazar günü 17 Nisan Köy Enstütüleri’nin kuruluş yıldönümü, babamın yaşamında büyük bir öneme sahip, onun neredeyse var olmasına, bir fırsat yakalayıp ortaya çıkmasına neden olan köy enstütüleri hakkında çeşitli yerlerde yayınladığı yazıları toparlanmış, hiç bilmeyen günümüz gençliğinden, herkezin merak ettiği Köy Enstütüleri hakkındaki herşey bu kitapta bulunabilecek. Bu pazar günü İzmir Tanıtım Fuarı’nda “Unutulmaz Köy Enstütüleri” adlı kitapla ilgili bir tanıtım olucak. Ben buradan oraya geçeceğim” dedi.

Babam çok yoksul bir ailenin çocuğu
Babasının çok yoksul bir ailenin çocuğu olduğuna dikkat çeken Baykurt, “Babam Burdur’ur bir köyünde çok yoksul bir ailenin çocuğu. Babaannem çok genç yaşında dul kalıyor ve 6 tane çocuğu nasıl okutcam derdine düşüyor. Bubumın dayısı, babaannemin erkek kardeşi, “Gel olum” diyip babamı yanında götürüyor. Bir üçkağıt dönüyor ve babamı kendi işlerinde kulanıyor, çomta kötü şeyler yapıyor ve sonrada babam kaçıyor. Sonra babam köye geri döyüyor, yazık babaannemde, soruşturmaya uğruyor, yargılanıyor, ilköğretim’in zorunlu olduğu ve çocuklarını okula göndermediği için. Neyseki babaannemin imdadına Köy Enstütüleri yetişiyor. Babam köy enstütülerinde okumaya başlıyo. Kendini Köy Enstütülerinde gösterme şansını yakalıyo. Babam çom meraklı bir çocuk, okumaya ve şiir yazmaya çok meraklı. Bu Köy Enstütülerinin eğitim politikasını görüyorum, çocukları yüreklendirmek ve kandilerini göstermelerini sağlamak adına. Programlarda şiir okuyacaklar öne çıksın dediklerinde, babam öne atlamış, şiirini okumuş falan. Kendini bir şekilde gösteriyor, ispatlıyor orada. Babam orada kendini gösterdikter sonra, diğer köy enstütülerindede tanınıyor. Yazıları artıyo, yazdıkça yazıyor. Tanınır bir yazar haline geliyo. Bunun yanında soruştarmalarda başlıyor, daha Köy Enstütülerinde iken soruşturmalar başlıyor. Yaşamı boyunca peşini bırakmayan soruşturmalar. Öğretmenliğinin yanında, Edebiyata adım atmaya başlıyor. Öğretmenliktede çok iyi yerlere gelip, Bugün hayla konuşulur olan, Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın Genel Başkanlığı’nı yapıyor” dedi.

Kitaplar Yayınlanıyor
Yılanların Öcü’nün dizi haklarını bir yapım şirketine verdiklerini belirten Baykurt, “Çok araştırdık, çok direndik ama bir şekilde kendimizi göstermenin iyi olabileceğini düşündük. Referansları da iyi bir şirketti, Edebiyat planlamaları yapıyordu. Fakat çok ilginçtir ki, Fakir Baykurt okuyucusunu çok sinirlendirdi ama çokta ilginç bir izleyici kitlesine sahup oldu. Hen kesimden insan ile reytingler ilk 5 den düşmedi. Bir sezon devam etti, ne yazık ki onlarda konu değiştirdiler, 3 kitap vererek sözleşme yapmıştık, neyseki reytingler yerlerde süründü kanalda istemedi bunları dizi böylece bitti. Ama farklı farklı insanların, Fakir Baykurt ile yeniden tanışmasını sağladı.” Dedi.

Babam diye söylemiyorum, çok ileri görüşlü bir insandı
“Bir anne olarak geriye bakıp, o zaman bana söylediği bir takım şeylerin, hayla güncelliğini koruduğunu görüyorum” diye Işık Baykurt, “Şimdi diyorum ki, ne kadar ileri görüşlü, ne kadar akıllı, ne kadar zeki bir insanmış. Babam diye söylemiyorum. Küçük küçük eğitim kitapları yayınlanıyordu. Büyük öğretlenlerim var aramızda biliyorlardır. Osman Nuri Koçtürk adında. Hacettepe Üniversitesinde bir doçent vardı ve bu adamcağızı bir türlü doçent yapmadılar. Çnkü o zamanlar, Amırikanın, Türkiye üzerinde özellikle, buğduy konusunda yaptığı araştırmalar konusunda, kendinden söz ettiren birisiydi, Koçtürk amca. Şimdi o gün onların anlattıkları, sene 1965’ler falan, Şimdi bunları geçen sene Canan Karatay hoca anlatmaya başladı. Toplumda alerji başladı. Ürünlerin genleri ile oynadılar. Şimdi herkezde çölyak başladı eskiden bunlar bilinmiyordu, ekmek yemeyin diyo. Yani o zamanlarda, bizim aklımıza, kafamıza bir takım şeyleri gündemimize soktular. Biz bunları duymaya öğrenmeye başladık. Ben ortaokul yıllarında, tarım ilacı kullanıldığını bilmezdim. Meyveler kurtlu olurdu. Birden bire elmalar, pırıl pırıl kurtsuz olmaya başladı. Babam elmayı çok severdi ve çok güzel elma soyardı. Bir gün beni aldı, beraberdik, konuşuyorduk. Özellikle çok ince soyardı elmayı. Özellikle sap ve yaprak kısmına dikkat ediceksin, Çünkü bütün tarım ilacı buralarda birikiyor, buraları düzgün almazsan, bütün tarım ilacı senin bünyünü girer ve sana zarar verir dedi. Şimdi o elma, armut hepimizin bünyesine zarar veriyor” dedi.

Konuşmasına devam eden Baykurt; “Babam çok üretken bir kişiliğe sahipti, o kadar üretken bir insanın 70 yaşında ölmemesi gerekiyordu. Kavacıkta ilk öğretmenlik görevini yapıyor. Köy Enstütülerinin politikası gereği, kendi köylerine öğretmen oluyordu. Şehirde okuyan gençlerin, köylerde verimsiz olacağı gerekcesi ile Köy Enstütüsü mezunları köylere yollanıyor. Köydeki öğretmenlik yıllarındada, okuldaki gisi baskılar sürüyor. Öyleki annemle evlenğdiği hafta, Jandarma evimizi basıyor. Bu dönemde, kısıtlı imkanlar ile yazılarına devam ediyor. Babam yazı yazarken, annem evde sıkı yönetim, ilen ederdi. Bu baskı bende biraz ters tepti ve uzun süre kitaplarını okumadım. Babamda buna tepki veren dostlara, “Aslında çok değerli okur ama beni okumayı tercih etmiyor” diye, anlayışla karşılardı. Lise yıllarımda Babam, Alman bir akademisyenin tezine yardımcı oldu. Onun karşılığında da, o alman sizi Almanya’ya götürdü. Orada kendi götürdüğüm kitaplar bitince, mecburen babamın kitaplarını almak zorunda kaldım. İlk okuduğum kitabı, Tırpan’dı. Daha sonra babam ile yazıları hakkında, uzun uzun sohbet edip, bilgilerimizi paylaştık. Bu arada lise 2’de sınıfta kaldım. Babamın tepki göstermesini beklerken, gayet anlayışlı bir şekilde karşılayıp, seneye daha çok çalışıp geçebileceğimi söyledi ve ben bu anlayışı karşışında şaşırmıştım. Yaşım ilerledikçe baba, kızdan çok dost olmaya başladık. Çok güzel sohbetler ederdik. Şu an onunla sohbet etmeye çok ihtiyaç duyuyorum. Babam, babaanneme, yani Elif neneme çok düşkündü, Romana başlayacağı zaman, pılını pırtısını toplar köye giderdi. Orada romanını yazıp, ince işlerini tamamlamak için dönerdi. Babaannem bize çok yakındı. Babamı Köy Enstütüsüne yollarken “Okumadan gelirsen, etlerini köpeklere yedirirm” diyerek gönderiyor. Akbaş amcayıda, biz amcamız olarak biliriz. Babamda hep abisi olarak bahsederdi. Babamın ‘da yaşatılmasında, Akbaş amcamında çok emeği var. Kavşağı çok beğendim. Gerçekten kavşak , büstle tamamlanmış” diyerek konuşmasını tamamladı.

Işık Baykurt’un “Fakir Baykurt” anlatımının ardından program sona erdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir